Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hukuki süreçlere ilişkin kamuoyunu bilgilendirmek ve açıklamalarda bulunmak için “Turpun Büyüğü” başlıklı basın toplantısı yaptı.
Siyasetin köküne kadar yargıya karıştığını belirten İmamoğlu, "Bildiğiniz gibi, Beylikdüzü Belediye Başkanlığım sırasında, 2015 yılında yapılan bir ihale nedeniyle hakkımda dava açıldı. Bu dava, hâlen Büyükçekmece Adliyesi’nde devam ediyor. 7 yıl hapis ve siyasi yasakla yargılanıyorum. Mahkemenin, duruşma başlarken hedef koyduğu bitirme süresi 409 gündü. 11 Nisan’a ertelenen duruşma, 826. gününde karara bağlanacak mı; hep birlikte göreceğiz. Aslında yargılandığım ihale dosyası hakkında, 2020 yılında Danıştay karar verdi. Burada, belediye başkanına, yani bana ceza sorumluluğu yüklenemeyeceğini karara bağladı. Danıştay’ın bu kararının altında 5 yüksek yargıcın imzası bulunuyor. Buna rağmen bana dava açıldı. Danıştay’ın 5 yüksek yargıcının benimle ilgili görüşünü yeterli bulmayan mahkeme, konuyu bir bilirkişiye emanet etti. 3 Temmuz 2022 günü bu bilirkişi, raporunu sundu. Bu sıra dışı bilirkişi, Danıştay’ın 5 yüksek yargıcının kararını doğru bulmamıştı ve yeni yazdığı raporla, bu ihalede sorumluluğum olduğunu iddia etti. Bu ifadeler iddianameye de girdi" dedi.
Başkan İmamoğlu, konuyla ilgili "Savcıya göre, Beylikdüzü Belediyesi’nin iç denetçisi, bu ihaleyle ilgili sorunlar tespit etmiş, rapor hazırlamış ve bana sunmuş. Ama ben gereğini yapmamışım. Bu iddia çok ciddi ve önemli. Yalnız ortada bir sorun var. Ciddi bir sorun var. Böyle bir rapor yok. Tekrar ediyorum, böyle bir rapor yok! Olmayan bir rapor bana sunulamayacağı için de sorumluluk ihmali yapmam söz konusu değil" ifadelerini kullandı.
Olmayan bir rapora rağmen, mahkemenin iddianameyi kabul ettiğini bildiren İmamoğlu, bilirkişinin Satılmış Büyükcanayakın olduğunu açıkladı.
Ekrem İmamoğlu, Satılmış Büyükcanayakın hakkında şu açıklamalarda bulundu:
"Yeni bilirkişi raporu geldi. Rapor yine benim ve arkadaşlarımın lehine çıktı. Raporlarda ne deniyor biliyor musunuz? ‘Ekrem İmamoğlu’nun ihalede bir sorumluluğu olmadığı gibi, ihalede yanlış bir işlem yapılmamış ve kamuyu kara geçiren uygulama yapılmıştır.’ Yani Danıştay’ın 5 yüksek yargıcı, Sayıştay’dan emekli 6 denetçi bizi haklı buldu; bir Satılmış Bey haklı bulamadı. Normalde böyle bir bilirkişinin ehliyeti iptal edilir, değil mi? Ama öyle olmadı. Satılmış Bey’e bu cengaverliği nedeniyle yeni vazifeler verildi. Yani ödüllendirildi. Verilen görevler de ne tesadüf ki, hep bizimle ilgili."
Ahmet Özer operasyonu kapsamında da Satılmış Büyükcanayakın'ın isminin yer aldığının altını çizen İmamoğlu, konu hakkında şu ifadeleri kullandı:
"Bu maharetli bilirkişi Satılmış Bey, son olarak nerede karşımıza çıktı biliyor musunuz? Geçtiğimiz haftalarda yapılan Beşiktaş ve Esenyurt operasyonlarında. Öğrendik ki, bu dosya için de bir bilirkişi ekibi kurulmuş. Bu kez iyi bir yanı var; heyet 3 kişilik. 3 kişiden biri tanıdık: Tabii ki Satılmış Bey. Diğer 2 bilirkişinin adını, etik olması adına vermiyoruz. En azından Satılmış Bey bu kez tek değil, daha önce olduğu gibi istediği şekilde at koşturamaz diye düşünüyor insan. Peki öyle oluyor mu? Görelim. Bu raporda, tutuklu Esenyurt Belediye Başkanımız Prof. Dr. Ahmet Özer ile ilgili bir bölüm var. Orada aynen şöyle diyor: ‘Ahmet Özer’in belediyeyi sevk ve idare etmek görevini ihlal ve ihmal ettiği ve kötüye kullandığı hükmü kapsamında değerlendirildiği…’ Yani baktığınızda, 3 Ocak tarihli 3 kişilik bilirkişi heyetinin raporunda belediye başkanımız suçlanıyor. Böyle düşünmekte haklısınız. Çünkü kurallar belli. Kural diyor ki; ‘Çoklu bilirkişi belirlendiği hallerde, her bilirkişi ayrı ayrı rapor veremez. Ayrı ayrı rapor verebilmek için, muhalefette kalan bilirkişi, önce karşı oy yazısı yazmalı, sonra bilirkişi raporu vermelidir.’ Bunu ben demiyorum. ‘Adalet Bakanlığı Bilirkişilerin Uyacağı Rehber İlkeler ve Bilirkişi Raporlarında Bulunması Gereken Standartlar’ bölümünde Adalet Bakanlığı diyor."
Başkan İmamoğlu, 3 Ocak tarihli bilirkişi raporunda 2 bilirkişinin imzasının olmadığını vurgulayarak şunları söyledi:
"Bu raporda, diğer 2 bilirkişinin imzası yok. Sadece Satılmış Bey bilirkişisinin imzası var. Raporu hazırlayan da o. Yani yazılı tüm yasalara ve teamüllere aykırı bir durum var. Kuralları okudum sizlere. 3’ünün de imzası olması lazım. Bilirkişi Satılmış Bey, bu raporu diğer 2 bilirkişiye götürüyor ama onlar imzalamıyor. ‘Burada belediye başkanı suçlanamaz’ diyorlar. Peki, heyet olarak bilirkişi atayan savcılık ne yapıyor? Her şeyi bildiği halde, bu geçerliliği olmayan raporu baz alıyor. 13 Ocak günü de Beşiktaş ve Esenyurt operasyonu yapılıyor. Operasyon haberlerini gören diğer 2 bilirkişi, hemen adliyeye giderek, kendi hazırladıkları ve imzaları bulunan bilirkişi raporunu savcıya sunuyor. Bu rapor, 2 imzalı. Satılmış Bey bilirkişisinin raporunda belediye başkanımız Ahmet Özer şüpheli, diğer 2 bilirkişinin hazırladığı raporda Ahmet Özer şüpheli değil, listede adı yok. Savcılık ne yaptı? Teamüle ve CMK’ya aykırı şekilde, malum bilirkişinin raporuyla, belediye başkanını itham etti ve bir kez daha tutuklama kararı verildi. ‘Sorun yok, herkes ayrı rapor vermiş sayılır’ diyen savcı, gördüğünüz gibi gerçeklerle hareket etmiyor. Kurallar, yasalar ‘Herkes ayrı ayrı rapor verebilir’ demiyor. ‘Çoklu bilirkişi kararı ya ortak çıkar, ayrılık varsa, aynı rapora gerekçeleriyle yazarlar’ diyor. ‘Bilirkişi heyetse, tek imzayla gelen raporu kabul edemezsin’ diyor."
Basın toplantısı, açıklama ve soru cevap bölümünün ardından sona erdi.
Hibya Haber Ajansı
© Copyright 2025 akdeniznews.com Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.